İnsanın takati tükenebilir, sabrı bitebilir ve isyana yakın bir hale gelebilir. Ancak bu lafı söyleyen de yanlış söylememiş. Allahtan daha iyi kimse bilemez. Bugün size kötü gözüken yarın dünyanın en iyi şeyi olabilir. Çünkü biz bugünümüzü biliyoruz, yarınımızı yalnızca Allah biliyor.
Çok yorulmuşsunuz. Normal. Bitkinsiniz. Normal. Aklınıza neden bunları yaşıyorum diye bir sürü düşünce geliyor. Normal...
Allahü teala kişiye belayı, musibeti, hastalığı, üzüntüyü, kederi 2 sebepten verir. Ya günahkardır, günahlarına kefaret olsun diye verir ya da bakmıştır sevdiği kulunun namazla oruçla yükseleceği yok, ona acı, ıstırap, ağrı, sızı, hastalık, üzüntü gibi haller vererek makamını yükseltmek istemiştir.
Müslümanın derdi 1'dir. O da Allahın rızasıdır. Dert sandığımız her şey esasında kalbe yüktür. Mevla teala bizim kalplerimizin kabiliyetine göre bize yük yükler ve bu yükler karşılığında da ya günahlarımızı affeder ya da derecelerimizi, cennetteki makamımızı yükseltir.
İhlaslı şekilde ibadet ederek yükselebilen kullarda da dert, bela, musibet, hastalık olur ancak kısım kısımdır. Kimine 1 kimine 100.
Elhamdülillah müslümanım diyen bir kimsenin başına gelen musibetleri dert zannedip "Allah bizi sevmiyor mu da dert veriyor?" Diyerek yanlış bir anlayışa sahip olması İslama yakışmaz. Bu gibi düşünceler kişiyi boş yere yıpratır ve şeytanın vesveselerine kandığı için de baş düşmanını mutlu etmekten başka bir işe yaramaz.
Kaldı ki Allah insana kaldıramayacağı yükü yüklemez. Bize düşen bu yükleri kaldırabilecek gücü kendimizde bulmak için aynı Rasulullah (Sav) gibi dua etmek.
"Allah'ım! Musibetimizi dinimizden verme. Dünyayı en büyük gayemiz, ilmimizin sonu yapma. Bize merhamet etmeyeni üzerimize salma." Tirmizi, Deavât; 79
Nitekim Rasulullah'ın (Sallellahü aleyhi vesellem) şu hadis-i şerifi de bize ders niteliğindedir.
"İnsanların en çok musibete uğrayanları evvela peygamberlerdir, sonra derecelerine göre (veliler ve salihler) gelir. Kişi dinine göre bela ve imtihanlara maruz kalır. (Dikkat!) Eğer dine bağlılığı varsa, belası daha da artar. Fakat dininde gevşek yaşıyorsa ona göre musibetlerle karşılaşır. Kişiye belalar gelir gelir de artık onun üzerinde hiçbir günah kalmaz.” Tirmizi, Zühd 57; Ahmed b. Hanbel, I/172, 174
"Ateşin altın ve gümüşün paslarını giderdiği gibi, bîr müslümanın hastalığı da onun günahlarını giderir." İbni Mâce, Tıb; 18
Hülasa-i kelam; Siz ne kadar yorulursanız yorulun, tükenirseniz tükenin, aslında var olan potansiyelinizin hep altında kalacaksınız. Dünya rahatlık yeri değildir. Hiçbir mahluk yoktur ki yaratılsın ama ölene kadar asla bela görmesin. Üzmeyin kendinizi