Kızcağıza ayrı, ailesine ayrı üzüldüm.
Normal değil, şımarıklığa ilk başta sınır çizmeyen ebeveynlerin “bir şey olmaz” zihniyle büyüyen bir kız, kendi borusunu öttürdüğünde o borunun sesini “doğru yollarla” kısamayan insanlara karşı kendini savunma mekanizması geliştirmiş ama bu da benliğinde ego-kibir-kendini beğenme olarak ters tepmiş.
Yılların birikimi bu yani, birden bire çözülmez ki.
Kız, bu tutuma devam ettiği sürece tüüüm hayatı zehir edecek kendine. Bir sorun var ve sorumluluk sahibi olan kimseler bu sorunu görmüyor ve görmezden geliyorlar. Potansiyel tehlike büyütüyorlar.
Yarın bir gün o sinirle kendine ütü basmaya çalışan kızın başka bir sinir harbinde yine kendisine veya başkasına zarar vermeyeceğinin garantisi var mı?
Eskiden ne güzel bize adab-ı muaşeret dersleri yaptırırlardı ailelerimiz. Ya da en azından ben öyle bir ailede büyüdüm diye herkesi öyle sanıyorum.
Dillere destan edebiyle meşhur Yunus Emre’ye “Edebi kimden öğrendin?” Diye sormuşlar. “Edepsizden.” Demiş. Ne diyeyim ki? Bazı şeyler bizim elimizde değil işte, elinde olanlar da bir şey yapmıyor. Yapsalar da bazen işe yaramıyor. Allah yardımcımız olsun. Bizi de böyle olmaktan ve böylelerle uğraşmaktan muhafaza etsin. Amin