Merhaba değerli hanımlar, bir konu var ki hepimizin hayatına bir şekilde dokunuyor ve üzerine düşünmeye değer buluyorum. Hani o meşhur laf vardır ya, "Erkeklerin yapısı böyle, görseldirler..." Bu basit cümlenin, kadınların omuzlarına ne kadar büyük bir sorumluluk yüklediğini, ilişkileri nasıl şekillendirdiğini ve hatta yanlış davranışları nasıl normalleştirdiğini hepimiz gözlemliyoruz. Ancak son yıllarda yapılan bilimsel araştırmalar, bu basit ve sorumluluğu kadına yükleyen resmin aslında bir efsane olabileceğini gösteriyor. Örneğin, beyin görüntüleme çalışmaları, görsel bir uyarana maruz kaldığında kadın ve erkek beyninde temelde aynı zevk ve arzu merkezlerinin aktifleştiğini, yani sanıldığı gibi "iki ayrı dünya" olmadığımızı ortaya koyuyor. Beynimizin bu benzerliğinin yanı sıra, psikolojideki bir bulgu da durumu daha net aydınlatıyor: Kadınların bedensel tepkileri ile bu tepkileri söze dökmeleri arasında genellikle bir fark oluyor; çünkü toplum, kadınlara küçüklükten itibaren kendi beğenilerini ve arzularını ifade etmenin "ayıp" olduğunu öğretiyor. İşte bu bastırılmışlık, kadınların estetiğe ve çıplaklığa verdiği doğal tepkiyi de gölgeliyor. İşin aslı, kadınların da estetik ve çekici bulduğu bir bedene karşı son derece net bir görsel ilgisi, beğenisi ve arzusu vardır. Aslında meselenin özü, biyolojik bir farktan çok, hangi bedenin bir 'tabu' haline getirildiğiyle ilgili. Toplumumuzda kadın bedeni sürekli olarak örtülmesi, saklanması, korunması gereken gizemli ve tehlikeli bir 'nesne' olarak kodlanıyor. Bu tabulaştırma, ona karşı aşırı bir merak ve abartılı bir hassasiyet yaratıyor. Şöyle bir düşünelim: Eğer tam tersi olsaydı ve erkek bedeni aynı şekilde tabulaştırılsaydı, sürekli saklansaydı ve bir arzu nesnesi olarak bu kadar öne çıkarılsaydı; o zaman da "kadınlar görseldir, erkekler kendine dikkat etmeli" demez miydik? Bu da gösteriyor ki, olay beyinlerin 'görsel' olmasından çok, gözün önünden saklanan ve tabu haline getirilen şeye karşı duyulan abartılı merakla ilgili. Tüm bunlar, bize "doğal" veya "fıtrat" diye sunulan pek çok şeyin, aslında toplumun ve kültürün bize öğrettiği rollerden ibaret olabileceğini düşündürüyor.
Bu genel çerçevede sizin düşüncelerinizi merak ediyorum:
Siz bu "erkek doğası" argümanını kendi hayatınızda veya çevrenizde ne kadar sık duyuyorsunuz? Bu söylem, kadın-erkek ilişkilerini sizce nasıl etkiliyor?
Kadın bedeninin bu şekilde "tabulaştırılmasının", toplumdaki kadın-erkek dinamiklerini ve kadınlara yönelik baskıyı nasıl şekillendirdiğini düşünüyorsunuz?
Bir kadın olarak, bu "kadınlar görsel değildir" kalıbı yüzünden kendi beğenilerinizi, bakış açınızı veya arzularınızı hiç görmezden gelmek, bastırmak zorunda hissettiniz mi?