İlk kez hamile kaldığımda eşimin babası hariç kimseye söylememiştik, o da gidip tüm sülaleye yaymıştı.
Biz yurtdışındaydık, doğuma Türkiye’ye geleceğiz sonra geri döneriz deyince hayır diye kavga etmişlerdi. Eşimi komple dışlamakla tehdit ediyorlardı, onlar orada doğurup orada büyütelim istiyorlardı. Yurtdışı dediğim de Özbekistan, islamı yaşamak yasak ve ben çarşaflıyım. Sadece para hırsıyla rest çekmişlerdi bize.
Gebeliğimin 4. Ayında eşim askere gitti, 1 ay bedelli. Benim de o süre zarfında annemde kalmamı doğru bulduk. Beni bırakıp kendi teslim olmaya gidecekti, annesi yol boyunca annemi arayıp ne biçim kız yetiştirdin diye saymıştı.
Eve geldiğimde annem alelacele kapatsa da ben duymuştum bağırışını. Zaten anneme bağırabilecek yüreği bulması ayrı, çok normal bir mesele için annemi araması apayrı bir iğrençlikti. Türkiye’de evimiz yok diye eşim askere gitmeden önce kaynanamlarda kalmıştık, benim anneme gitmem batmıştı. Sonradan haddini bildirdim ama, içim o konuda rahat. Daha da annemi arayamaz, annem hakkında ağzını dahi açamaz.
Benim yaşanılan onca şeye rağmen hala İstanbul’da doğurmak istediğimi duyunca annesi evde kaos çıkarıp herkes babandan korkar sizi mahveder şeklinde bağırmıştı, ben de aniden salonda oturan kaynatamın önüne geçip senden korkmam mı gerekiyor anlayamadım diye sitem etmiştim. Kaynanam lafı çevirmeye çalışınca susturdum ve ben senden korkmam, en fazla saygı duyarım ama saygı duyulmayacak şeyler yaparsan onu da kaybedersin. Benim Zaten bir babam var, babaya ihtiyacım yok. Sen kimsenin senin hayatına karışmasına müsade etmezken benim hayatıma karışma hakkını nereden buluyorsun? Senin raconun varsa benim de var demiştim. Eşimi sindirmek için durmadılar ama bana daha da karışamadılar çünkü bildiğimi okudum. Eşim de benden güç aldı.
Ben erken doğurdum 33 haftalık, annem hastaneye yattığım hafta umreye gidecekti. Son ana kadar hastanede başımda kalmak istedi ben de annemi istedim ama kaynanam sanki doğurup çocuğu kaçıracakmışız gibi davranarak annemi kovmaya çalıştı. Ben de ölüm döşeğinde can çekişirken bağırdım odada, her defasında haddini bildirdim ama haddini aşmaktan asla geri durmadı.
Oğlum doğdu, kendi evime geçtim. Sırf onlar İstanbul’a gelmemize engel olmak için her şeyi yaptılar diye ben de temelli taşındım, yurtdışındaki şirketi de başıboş bıraktırdım, bekar kardeşleri varken bizim orada ne işimiz var diye de herkesi susturdum.
Kimse onlara karşı çıkıp mantıklı konuşmadığı için hep kendi borularını öttürme peşindelerdi, ta ki bana kadar. Tartışmayı hiç sevmem ama insanı savunmaya mecbur bırakıyorlar.
Gebeyken yediğim iftiraların sonradan sahibine dönmesini çok gördüm o yüzden içim rahat.😌
Lohusalıkta öyle alındığım gücendiğim bir mesele olmadı çünkü her konuştukları şeye tak diye cevap verdiğim için konuşmaya çekinir oldular.
Biz seni böyle bilmiyorduk dediler, tanımaya çalışmadınız ki dedim.
Sözlerin çok keskin dediler, Anyaya anya Konya’ya Konya, ayna gibiyim dedim.
Kimsenin laf atmasına müsadem olmadığı için ve eşimi bile ailesine karşı ben savunduğum için artık dokunulmaz hale geldik.
İkinci gebeliğimi 5 aya kadar sakladım, neden diye sorduklarında da ilkinde tek bir kişiye söyledik tüm sülale duydu. Gebeliği ne kadar uzun saklarsan çocuğun edebi o kadar güzel olur diye hatırlattım.
Sözlerden çok tavırlar beni daha çok etkilemiş.
Bu sürede annemler tabi damadına oğlu gibi bakıyor, full pervane etrafında. Hatta eşim bile bazen kendi evine gitmek yerine annemlere gider. Sevildiğimi hissediyorum diyor.
Ben ise eşimin ailesinin evinde daima bizim için mücadele ediyorum. Sevilmediğimi de iliklerime kadar hissediyorum.
Uzun oldu kusura bakmayın, biraz içerlemişim. Bunlar bir de hiçbir şey değil, aklıma gelmiyor çoğu.