Senin hayatın göçebe olmuş. Yaylaya gitmesen veya komple o civarlara taşınsanız olmaz mı?
Tek sorun buysa boşanılacak bir mesele gibi durmuyor. Ancak sen de insansın, nereye kadar vereceksin, tüketeceksin kendini? Senin enerjin sınırsız değil ki.
Fark ettiğim şey, sen fazla vericisin. Eşin alıcı olmaya alışmış. Halbuki alıcı olmak dişildir, verici olmaksa eril.
Sen, dişil yapına zıt olarak devamlı eril takıldığın, devamlı verici olduğun için altından kalkamayacağın yükleri sırtlamış oldun, bu da seni NORMAL OLARAK tüketti.
Eşin de eril olmasına rağmen dişil pozisyona mecbur kalınca rahatına düşkün oldu ve duygusal olarak tembelleşti. Sorumluluklarından habersiz şu an.
İyilik 1 2 kez yapılınca jest olur ama devamlı olunca insanlar bunu senin görevin sanarlar.
Geri çekilme isteğin o kadar insani ki… Ama bu vazgeçmen için yeterli değil.
Bir polis intihar etmek için dama çıkan bir adama şu cümleyi kurmuştu. “Ölmeyi göze aldın da, insanlara derdini anlatmaktan mı korktun?”
Baktığın zaman derdini anlatmak, ölmekten daha zor geliyor bazen. Anlıyorum.
Ancak önce yüzüne vurma zevkinden mahrum kalmamalısın bence, baktın olmuyor boşanırsın. O zaman da içinde bir şey kalmaz. Bu iç boşaltmayı da psikolog eşliğinde yap ki 3. Bir göz sizi tarafsız görebilsin.
Hem belki senin de kendinde veya eşinde göremediğin şeyleri gösterir. Bir dene bence. En azından kendin için. Bence kendine bunu borçlusun.