Öncelikle başın sağolsun. Ben de babamı kalp krizinden ve bence aşıdan kaybedeli bu ramazan bayramı 3 sene oldu.
Seni en iyi ben anlarım. Benim babam da gençti, 57 yaşındaydı daha. Kendisi aşının 3 dozunu da yaptı, bize de 2 doz yaptırdı.
Kalp krizi ve beyne pıhtı atmasıyla vefat etti. Sebepler alemindeyiz, vadesi dolduğu için öyle ya da böyle mutlaka gidecekti. Bazen bıçaklanma, yangın, boğulma ya da kanser gibi acıtan afetlerden değil de böyle aniden acısız sancısız gitti diye seviniyorum.
Eşine de selamlar, kavga anında düşmanım bile babamdan vurmaz beni. Yaptığı çok haince.
Eşim babamı tanımadığı halde ağzından çıkanı daha çıkmadan kulağının duyması gerektiğini biliyor mesela. O sınırı çok sert çizdim.
Bir de ben babamın telefonda son nefesini vermesine şahit de olmuşum, travma gibi bir şey kaldı bende. O sebeple ölüm olunca konu, ne kadar ince bir çizgi olduğunu bilirim, bildiririm de. Sen de bildirmelisin.
Diğer türlü stres en büyük hastalık sebebidir. Bizi strese sokan herkes katil mi olacak? Kelebek etkisi diye bir şey var, burada bir kelebek kanat çırpsa fizanda kasırga çıkar derler.
Evet, nelere sebep olduğumuzu bir bilsek kafayı yeriz bu arada. Belki bir anne çocuk sokakta giderken sırf gideceğin yere yetişmek maksadıyla onların önüne geçtiğinde birkaç saat sonra sana çarpacak arabayı o anne çocuğa devretmişsindir. Nereden bileceksin?
Belki çok susamana rağmen fahiş fiyat diye suyunu içmediğin restoranda, senden sonraki kişi o sudan zehirlendi. Nereden bilecektin?
Belki sen pencerelerini açtın da evi havalandırdın diye farkında olmadan gaz kaçağında zehirlenmedin. Nereden bileceksin?
Suç ararsan suç çok. Suçlu ararsan da hakeza. Senin artık kendini suçlamayı bırakıp babama ne yapabilirim diye düşünmen lazım.
Bu arada 2 aşıdan sonra turp gibi olan bende de astım çıktı. Babamın zoruyla oldum ama astım olmamın suçlusu olarak babamı değil, aşıyı ve kendimi suçluyorum. Yani baban da seni suçlamıyor. Üzme kendini.