Çok şükür mutluyuz. Bence ilk sebebi saygı. İnsan saygı görmezse karşısındaki annesi de olsa sevemiyor. Saygı duymazsa da sevemiyor. Sevgi, aşk bir çiçekse saygı da toprağı. Saygı olmayan yerde sevgi yetişemez.
İkincisi hayattan ve birbirimizden saçma sapan beklentilerimiz yok. Yok doğum günümü hatırlamadı, yok şu kadar altın isterim, yok düğün isterim yok 41 tane gül isterim :D Bitmiyor zamane kadınlarının talepleri.
Üçüncüsü aileleri asla kendi çekirdek ailemizin işlerine sokmamamız. Buna düğün de dahil. Kim ne derse desin aileler düğünü yapınca söz söyleme ve karışma hakkı da buluyor kendinde. Bir kere karışan da her şeye karışıyor artık sınırı aşıp.
Dördüncüsü, tartışmalarda bir sorun diğer sorunu bağlamıyor. Elbette biz de tartışıyoruz. En son Pazar günü tartıştık, konusu önemli değil ama o tartışma o konuya özeldi. Tutup da 3 ay önce yaşanan başka bir konuyu oraya gündem etmeyiz. Tartışmayı da çok severiz, arada lazım çünkü önemli olan tartışmanın nasıl bittiği. Bizde sarılarak, özürle bitiyor.
Beşincisi işbirliği. Kadın çalışsın çalışmasın her şeyi yapmak zorunda değil. Evi paylaşıyoruz. Ben eşimin yapabileceği işlere ellemem. Kirlilerini kendisi atar, yıkanınca serer sonra katlar. Gömleklerini ütüler veya kuru temizlemeye verir. Bir yetişkinin çorabını külodunu takip etmek zorunda değilim. Ev işlerinde de fiziksel güç gerektiren her iş eşime ait. El becerisi ve detay isteyen işler benim.
Altıncısı, bana göre oldukça kritik bir konu, birbirimize alan tanırız. Ben bana müdahale sevmem, nefesim azalır boğulmuş hissederim. Benimle evlenecek adam bana güvensin keyfine baksın derdim hep. Eşim de öyle yapıyor çok şükür. Evliyiz diye yapışık yaşamak zorunda değiliz. Herkesin alanı olmalı. Eşim çıkabilir, gezebilir, arkadaşlarında kalabilir. Çocuk ihmal edilmediği sürece bağımsız plan yapabilmeliyiz. Ben başkalarının yapış yapış bağımlı evliliklerini duyunca bile ürperiyorum, bu konuyu net bildirdim eşime. O da benzer beklentilerde olunca çok güzel oldu. Bağımsızlık önemli benim için, oksijen gibi :D