Açıkça söylemek gerekirse Gözdeh hanım, size veya İslamı yanlış bilen yapan bir kimseyi uyarmak mecburiyetindeyiz, ancak bu mecburiyetin de bir üslubu elbette var. Kolaylaştırarak, zorlaştırmayarak, sevdirerek ve nefret ettirmeyerek tebliğ etmemiz emredildi. Çünkü onlarca ayette de geçtiği gibi Allah emri bil maruf ve nehyi acil münkeri (iyiliği emretmek kötülüğü nehyetmek) bizatihi kendisi emrediyor. Bilenle bilmeyen asla bir değildir, bilmeyene 1 sorulurken bilene 2 sorulur. Ayrıca Allahü teala şahitlere ayrı kızar çünkü gördü ama uyarmadı.
Size ashabı sebt'in (cumartesi topluluğunun) kıssasını kısaca anlatmak isterim. Allah, cumartesi gününü yahudilere ibadet günü olarak tayin ediyor ve o gün balık tutmayı yasaklıyor. Onlar da bir müddet buna uyuyorlar. Ancak balıklar yasak olan gün sürüler halinde gelirken, diğer günler ortadan kayboluyorlar.
Bunu gören şeytan da onlara bir akıl veriyor, cumartesi olmadan ufak havuzlar açıp balıkların cumartesi günü oraya düşmesini, sonraki günlerde de oradan avlamalarını söylüyor. Yapıyorlar ve bir müddet böyle devam ediyor. ANCAK AZ, MUTLAKA ÇOĞA VARIR. O yüzden sapıtıp artık cumartesi günleri de ibadet yerine balık avlamaya gidiyorlar.
Gelelim bizim meseleye; o zaman hocalar alimler ve bilenler hemen tebliğ etmeye, yanlışları uyarmaya başlıyor. Tabi yasağı işleyenlerin umurunda değil. Ancak uyaranlar da bir müddet sonra 2ye ayrılıyorlar. Bunlar adam olmaz diyip uyarmayı bırakanlar ve bırakmayanlar.
Uyaranların artık sabırları taşıyor 2 grup arasına duvar örüyorlar ve arkalarından uyarmaya devam ediyorlar. Ancak bir gün yasağı işleyenlerin sesleri kesiliyor. Duvardan geçip bir de bakıyorlar ki her birinin sureti hınzır ve maymuna dönmüş. Kimisi karısı, kimisi kocası, kimi kızı, kimi oğlu... sarılıp ağlayarak hata ettiklerini anlatmaya çalışıyorlar ama nafile.
Kuranı kerimde (Araf suresi 163, 164, 165) bu ayet açıkça belirtir. "Onlar yapılan bunca nasihatı unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık." (Araf, 165)
1. Balık avlayanların halleri açıklandı.
2. Vaaza devam edenlerin halleri de açıklandı.
3. Ne yazık ki vaaz etmeyenlerin bahsedilmedi, kim bilir Allah onları nasıl helak etti. Ümit ederiz ki onlar da kurtulmuştur.
O sebeple güzel kardeşim, tebliğ etmeyi Allah bize mecbur kıldı. Ama üslubunun güzel olmasını da mecbur kıldı.
Bir kıssa daha var ufaktan bunu da yazayım; bir beldeyi Allah helak etmesi için melekleri görevlendirir, melekler oraya gittiklerinde bakarlar ki bu memleketin neredeyse hepsi ibadet ehli alim kimseler. Geri dönüp Allaha durumu arz eder ve bunun hikmetini sorarlar. Allah da "Evet hepsi ibadet ehli ancak bir kere bile tebliğ etmediler" diyerek helak emrini verir.
Bu kıssaların hepsini ruhul beyan, ruhul Furkan, ibni kesir ve alusi tefsirlerinde bulabilirsiniz.