Önceleri, Ramazan gecelerinde sahur yemeğine son verme ve oruca başlama vakti / imsak girdiği zaman, müezzinler salâ okurlardı.
Sahur yemeğine geç kalkmış olanlar, bir taraftan alel-acele yemek yerken bir taraftan da kulakları müezzinin salâ sesinde olurdu.
Müezzin salâya başlayınca ağzındaki son lokmayı yutar ve yiyip içmeyi keserdi.
Sonra sabah namazını kılmak için müezzinin ezan sesini bekler, ezan okununca da sabah namazını kılardı.
Bunda bir sıkıntı yoktu.
Fakat ne olduysa ve niçin lüzum görüldüyse, Diyanet tarafından müezzinlerin sahurda salâ okumaları yasaklandı. O yasaktan beri sadece sabah ezanı okunuyor.
Böyle olunca, ya birçok kimsenin sabah namazı olmuyor veya birçok kimsenin orucu olmuyor.
Diğer bir mahzur:
Teknik olarak, müezzinlerin hepsinin saatlerinin, -memleket saat ayarı gibi- saniye olarak birbirinin aynısı olması mümkün değil. Çünkü hepsinde aynı anda gonk vurmuyor.
Nitekim ezanı birbirlerinden birer-ikişer hatta üçer beşer dakika erken veya geç okuyabiliyorlar.
Böyle olunca, vaktinden bir dakika önce ezan okuyan müezzine göre sabah namazı kılanın namazı kesinkes olmuyor.
Vaktinden bir dakika sonra sahur yemeği yiyenin de kesinkes orucu olmuyor.